Özel / Analiz Haber
Géraldine Schwarz: Avrupa’da demokrasi kan, ter ve gözyaşı ile inşa edildi, şimdi bunu yeniden hatırlama zamanı!
Almanya ya da Avrupa’nın herhangi bir yerinde büyümüş genç nesiller faşizmin tarihçesini unutmuş görünüyor.
ÇEVİREN: MEHMED MAZLUM ÇELİK
KAYNAK: the GUARDIAN
Avusturya’nın kuzey batısında yer alan Aistersheim tarihi kuleleri ve doÄŸa harikası manzarasıyla bir peri masalı ÅŸehri gibidir. Burası her an kraliyet ailesine ev sahipliÄŸi yapacakmış izlenimi uyandırıyor. Oysa ÅŸehirdeki billboardlarda ÅŸuna denk geliyorsunuz: “Avrupa’nın Koruyucuları Kongresi…” ÇoÄŸu Almanya ve Avusturya’dan gelmiÅŸ aşırı saÄŸcı aktivistlerin organize ettiÄŸi bu kongreye elbette ki sahte bir isimle katıldım; çünkü yalnız malum bir medyaya müsaade edilmiÅŸti.
Bir mahzeni andıran salonda benimle beraber orada bulunan yaklaşık 300 kiÅŸiyle yerimi aldım. Kürsüye ilk konuÅŸmacı olarak Avusturya’dan aşırı saÄŸcı Özgürlük partisinden Graz Belediyesi BaÅŸkan Yardımcısı Mario Eustacchio çıktı. Büyük bir coÅŸkuyla tüm modern saplantıların insan hakları olarak savunulduÄŸunu bununsa Avrupa’da kaotik bir duruma sebep olduÄŸunu anlattı.
Bir sonraki konuÅŸmacı Saksonya Anhalt bölgesinden aşırı saÄŸcı Alternatif für Deutschland partisinin bölge baÅŸkanı André Poggenburg oldu. Ä°lginç bir çaÄŸrıda bulunarak “Gerexit” ile Almanya’nın Avrupa BirliÄŸi’nden ayrılması gerektiÄŸini anlattı. Poggenburg, Putin Rusya’sı ile ittifak yapacak -ki bu çevrede bir hayli Putin hayranlığına rastlamanız mümkün- bir “Avrupa hisarı” talep ediyor. Sarışın ve saten kıyafetler giymiÅŸ bir kadın ayaÄŸa kalkarak Alman ve Rus vatenseverliÄŸinin önemini anlatan ÅŸarkılar söylemeye baÅŸladı. Bir baÅŸka AFD üyesi kürsüye teÅŸrif etti. Bu üye Mitteldeutschland (Orta Almanya) diye bir kelime kullanıyor DoÄŸu Almanya’yı referans alarak sanki Ä°kinci Dünya Savaşından bu yana Polanya ile sınır olan Niesse Nehrinin ötesinde Alman bölgeleri varmışçasına bir algı içinde. Bir baÅŸkası ki kendileri Avusturyalı bir gazeteci olur TV’lerde ırkçı bir anlama sahip “Negro” kelimesinin sansürlenmesini eleÅŸtiriyor.
Ardından kendilerini özgün “ Alternatif medya temsilcileri” olarak tanıtan kiÅŸiler sosyal aÄŸlar üzerinden halkın fikirlerini etkileyebileceklerini Facebook’ta Angela Merkel’e oldukça ağır hakaretler eden sayfaları üzerinden örneklerle açıkladı. Hepsinden daha absürt olanı Ä°talya’dan gelerek kürsüye çıkan Kuzey Tironlu gencin yaÅŸadıkları bölgeyi Avusturya’nın ilhak etmesinin önemini büyük bir coÅŸkuyla anlatmasıydı.
Biraz temiz hava almak için dışarı çıktığımda vitrinde sergilenen faÅŸist yayınların yanı sıra Fransa’dan gelen Les Identitaires isimli aşırıcı grubun “Beyaz Avrupa” taleplerine maruz kaldım. Kitapların kapaklarına baktığımda; Yarış, Irk, Genç Hitler, Davranış, DoÄŸru Biyografa gibi faÅŸist fikre hizmet eden isimlerle doluydu. Bu kitapların içinde dikkatimi çeken “Almanların Beyin Yıkama Metotları ve Kalıcı Sonuçları” isimli kitabın bir kopyasını satın aldım. Bu kitaptaki mesaj savaÅŸ sonrası Alman toplumunun yaÅŸadığı dönüşüm ve Nazi geçmiÅŸiyle hesaplaÅŸmasını anlattığım kitabın aksine (Les Amnésiques) bir anlam taşıyordu, doÄŸrusu ailemin kirli Nazi geçmiÅŸinden bir hayli iz vardı.
Almanlarla iÅŸ birliÄŸi yapan Vichy hükümetinin bir Fransız jandarması ve Nazilerin içinde bulunan Alman üyenin torunuyum. Alman olan büyük babam ideolojik saiklerle Nasyonalist bir fikre sahip deÄŸildi, onu Nazilere yakınlaÅŸtıran ÅŸey çıkarlarından ibaretti. O, Nazilerin ari-yanlaÅŸtırma politikası sırasında Yahudilerin yaÄŸma edilen mülklerinden bir hayli haksız kazanç temin etmiÅŸti. Büyük-annem de resmi bir Nazi hüviyetine sahip deÄŸildi; ama Führer’in tam bir hayranıydı. Bütün bu koÅŸullarda onlar tipik bir Mitläufer’di yani Hitler’in tebliÄŸcileriydi. Onlar Üçüncü Reich’in cürüm ve zulmünü kolay bir ÅŸekilde uygulamaya koymasını saÄŸlayan mesajcılarındandı.
1945’ten sonra Yeni Almanya’nın en zor iÅŸi kurumlarını yeniden inÅŸa etmek ya da savaÅŸ suçlularını yargılamak deÄŸildi; Nazizmin bir ahlaki duruÅŸ olarak insanların dönüştürmüş olduÄŸu zihin yapısıydı, onlara göre yaptıkları her ÅŸey legal hatta bir kahramanlık vesikasıydı. Benim kendi atalarım iÅŸledikleri suçu asla Mitläufer olarak dahi kabul etmediler. Oysa babamların jenerasyonu, yani onların çocukları, Nazilerin iÅŸlediÄŸi eylemleri sorgulayan bir kuÅŸağın parçası oldular ve “Biz ne yaptık?” sorusunu kendilerine sordular. Daha da önemlisi “ Ben olsan ne yapardım ve ÅŸimdi ne yapabilirim?” sorularını da sordular.
1960’lardan bu yana Almanya’nın yaptığı en anlamlı anma faaliyeti; ister saÄŸ isterse sol politik gelenekten gelsin tüm kesimlerin ortak bir tavırla popülizm ve aşırılığın karşısında birleÅŸtirmeyi baÅŸarıp geçmiÅŸin kirli eylemlerini unutmadığını defalarca ispat etmek olmuÅŸtur. Vichy hükümetinin tabuları altında ezilen Fransız halkı ise bu tür konulara karşı nasıl refleks geliÅŸtirebileceÄŸi konusunda bir hayli zorlandı. Hele ki Ä°talya, Avusturya ve DoÄŸu Avrupa’nın Nazi mirasıyla hesaplaÅŸma konusunda çok daha kötü durumda olduÄŸunu görüyoruz. Son dönemde artan ırkçılık dalgasının evvela bu ülkelerde karşılık bulması da bu yüzden tesadüf deÄŸil.
Oysa, ÅŸimdilerde Almanya’nın da bu yükselen dalgadan etkilendiÄŸini müşahede etmek mümkün. GeçtiÄŸimiz Eylül’de yapılan seçimlerde AFD aldığı %12’lik oy ile 2.Dünya Savaşı’ndan bu yana Alman sathında bu denli yüksek oy alan ilk ırkçı parti olarak literatüre girdi. Ãœlkeye gelen bir milyondan fazla mültecinin Almanya’nın faÅŸizme yönelik iç güvenlik alışkanlıklarını derinden yıktığını gösteriyor. Rus komünizmi altında geçmiÅŸin muhasebesinin yeterince doÄŸru yapılamadığı DoÄŸu Almanya’nın aksine Batı Almanya bu konuda çok daha cesurdu, oysa bugün ırkçılık Almanya’nın Batısında neredeyse 2 katı daha hissedilir olduÄŸunu söylemek mümkün.
Beni korkuya sevk eden ÅŸey; bugün Almanya’da genç kuÅŸakların Nazizmin tarihi ve faÅŸizme karşı daha az endiÅŸeli olmaları, bu yüzden tehdit yükselirken buna karşı alınan tedbirlerin daha zayıf olduÄŸunu görüyoruz. Bugün gelinen noktada AFD toplumun Nazizmin geleneklerine geri dönmesi gerektiÄŸini söylerken, Berlin’in ortasındaki Holocaust anıtının kapatılmasını talep edebiliyor; hatta Wehrmacht askerlerinin yeniden rehabilite edilmesi gibi adımlardan bahsediliyor. Ayrıca Avusturyalı FPÖ milletvekillerinin 1938 yılında Nazilerin gerçekleÅŸtirdiÄŸi katliam anılırken yapılan konuÅŸmayı alkışlarla keserlerken akıllarında ne olduÄŸunun sorgulanması gerekiyor.
Bugünün aşırı sağ partileri Nazilerin işledikleri tehlikeli suçları küçümseyerek şu alanlarda tehlikeli adımlar atıyor: Bir hiyerarşinin kendi ırkına veya dinlerine göre insanlar arasında çizilebileceği fikri, şiddet ve nefretin kabulü, güçlü bir lidere karşı menfaat propagandası ve bağlılığı. SS güçlerinde lidere olan bağlılığı artırmak için empatinin bir zayıflık olduğu fikri aşılanırdı.
Öncelikle gençlerimize doÄŸru bir tarih bilgisi vermemiz gerekiyor ve hem Nazizmi hem de FaÅŸizmi yenmiÅŸ bir kıtanın evlatları olmalarından gururlanmalarını saÄŸlamamız gerekiyor. Avrupa’da demokrasi kan, ter ve gözyaşı ile inÅŸa edildi. Toplumların onuru büyük yıkımların ardından çok zor ÅŸartlarda yeniden tesis edildi, iÅŸte ÅŸimdi bunu yeniden hatırlama zamanı.
Henüz yorum yapılmamış.